42,5354$% 0.07
49,5729€% -0.06
56,7693£% -0.04
5.745,37%-0,12
3814674฿%-2.62274
129300Ξ%-3.93627
02:00
06 Ekim 2025 Pazartesi
Kendi kader yolculuğunuzu keşfetmenin zamanı geldi.
’KİM HAKLI?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan G20 sonrası kritik açıklamalar: 20 yıl önce hayal dahi edilemeyen yerlere geldik
90’ lardan günümüze zamanın iz bırakamadığı bir ses… Pınar Aylin
Ekranı açıyorsun: tartışma programı.
Biri bağırıyor, diğeri “ben sözümü bitirmedim” diyor.
Sokakta iki kişi konuşuyor: biri Fenerli, diğeri Cimbomlu.
Masada kahve mi çay mı tartışması bile büyüyebiliyor.
Bu ülkede herkesin bir fikri var — ve hepsi kesin doğru.
Ama farkında mısın?
Artık kimse “doğruyu aramıyor.”
Herkes sadece kendi sesini daha çok duyurmaya çalışıyor.
Sanki ülkenin resmi dili “haklılık savunması” olmuş.
Birinin fikrine katılmadığında düşman sayılıyorsun.
Bir şarkıcıyı sevsen bile siyasi anlamı var.
Bir diziyi beğensen, o bile “taraf” gösteriyor seni.
Sanki yaşam bile artık iki kutba sıkışmış durumda:
Ya bizdensin, ya değilsin.
Her konuda iki taraf var.
Ama bu artık özgürlük değil, yeni bir savaş biçimi.
Kahvede otur, futbol konuş: kavga çıkar.
Siyaset aç: düşmanlık doğar.
Müzik tartış: linç gelir.
Kahveye süt koy, “Sen de mi onlardansın?” derler.
Çay bile politik bir sembol olma yolunda.
Bir zamanlar fikir tartışmasıydı bunlar.
Artık bilgi değil, sesin şiddeti belirliyor galibi.
Kimin trol ordusu varsa, o kazanıyor.
Gerçeği bilen değil, en iyi manipüle eden alkış alıyor.
Çünkü artık “doğru” değil, “duygu” yönetiyor bu toplumu.
“Kim daha çok bağırırsa o kazanır” dönemindeyiz.
Oysa bağırmak cesaret değil; korkunun en yüksek sesi.
Sessizlik, insana kendi şüphesini hatırlatır çünkü.
Ve biz şüpheyle yüzleşemeyecek kadar gürültücüyüz.
Artık bilgi değil ses, nezaket değil hız, ikna değil saldırı değerli.
Kimse kimseyi anlamıyor çünkü kimse artık dinlemiyor.
Dinlemek sabır ister; sabırsa bu çağın en pahalı lüksü.
Bizse lüks değil, hızla gelen tatmini seçtik.
Sosyal medyada bir yorum yaz,
anında bir kampa düşersin:
“bizden” ya da “onlardan.”
Ortası yok.
Gri tonlar yasak.
Ya siyah olacaksın ya beyaz.
Hatta mümkünse caps’li, sloganlı, marşlı beyaz.
Ama unuttuğumuz bir şey var:
Gri, aslında hayatın en gerçek rengiydi.
Ve o meşhur cümle…
Tüm olumsuzlukların çirkin gururu:
“Ben demiştim.”
Oysa kimse hiçbir şeyi dememişti aslında.
Sadece herkes bağırmıştı.
Çünkü bu ülkede artık konuşmak, anlamaktan daha kolaydı.
Yargılamak, dinlemekten daha konforluydu.
Ve bağırmak, düşünmekten daha hızlıydı.
Bir ülkede herkes bu kadar haklıysa…
Kim haksız peki?
Belki de hiç kimse.
Belki de hepimiz.
Çünkü haklı çıkmaya çalışırken doğruyu kaybettik.
Birbirimizi sustururken, kendimizi bile duyamaz olduk.
Bu ülkede herkes haklı.
Ama kimse huzurlu değil.
Herkes konuşuyor.
Ama kimse kimseye dokunmuyor.
Ve en kötüsü…
Artık kimse kimseyi dinlemiyor.
Peki sizce KİM HAKLI ?