42,5354$% 0.07
49,5729€% -0.06
56,7693£% -0.04
5.745,37%-0,12
3812601฿%-2.51841
129184Ξ%-3.74715
02:00
Bir şehri anlatmak bazen kelimelere sığmaz. Hele ki o şehir, geçmişin izlerini taşıyan, sular altında kalmış yapılarıyla zamana direnmeye devam eden Halfeti batık şehir ise… Türkiye’nin güneydoğusunda, Fırat Nehri’nin kıyısında sakince varlığını sürdüren bu benzersiz yer, tarihiyle, manzarasıyla ve hikâyesiyle her ziyaretçide derin izler bırakıyor. Şanlıurfa Halfeti, hem keşfetmeyi hem de hissetmeyi seven gezginler için adeta bir açık hava müzesi. Gelin, birlikte bu sessiz şehri keşfedelim…
Merak eden herkesin ilk sorduğu soru: Halfeti nerede?
Halfeti, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şanlıurfa iline bağlı küçük ve şirin bir ilçedir. Ancak öyle sıradan bir ilçe değildir; burası aynı zamanda geçmişi sulara gömülmüş, tarihi yapıları su altında kalmış bir yerdir. Halk arasında “batık şehir” olarak anılan Halfeti, bugün hem eski Halfeti hem de yeni Halfeti olarak iki bölgeye ayrılır. Halfeti neresi diye soranlara cevabımız hem tarih hem de doğa olacak; çünkü bu ilçe ikisini de bir arada sunuyor.
Halfeti tarihi, yalnızca birkaç yüzyıla değil, binlerce yıl öncesine dayanır. Asurlulardan Perslere, Romalılardan Bizans’a ve Osmanlı’ya kadar pek çok medeniyetin izlerini taşıyan bu bölge, geçmişin dokusunu bugüne taşıyan ender yerlerden biridir. Ancak onu “batık şehir” yapan en önemli gelişme, 2000’li yılların başında Birecik Barajı’nın inşa edilmesiyle yaşanmıştır. Bu baraj sayesinde enerji üretimi ve sulama gibi önemli ihtiyaçlar karşılanmış olsa da, bunun bir bedeli olmuştur: Halfeti sular altında kalmadan önceki hali geri dönülmez bir biçimde değişmiştir. İşte bu süreç, Halfeti batık şehir hikayesinin başlangıcıdır. Yüzyıllardır ayakta kalan camiler, evler, sokaklar ve çarşılar birer birer sular altında kalmış, geride sadece bir minarenin sessiz tanıklığı kalmıştır. Bu dramatik değişim, şehre hem hüzünlü hem de büyüleyici bir karakter kazandırmıştır.

Eski Halfeti, adeta geçmişin bugüne yansıyan bir gölgesi gibidir. Baraj sularının yükselmesiyle birlikte ilçe halkı başka bir bölgeye, yani bugünkü yeni Halfeti’ye taşınmak zorunda kalmıştır. Ancak geride kalan yapılar –özellikle taş evler ve camiler– su altında yavaşça kaybolmuştur. Bugün Halfeti eski halini görebilmek için tekneye binmek ve Fırat’ın sularında yavaşça süzülmek gerekir. Halfeti batık şehir eski hali, gören herkeste derin bir etki bırakır. Dalgaların arasında, geçmişin izleri hâlâ görünürdür. Bazı yerlerde suyun altında kalan pencere kemerleri ve avlular dikkatle bakıldığında fark edilebilir. Bu manzaraya eşlik eden sessizlik ise etkileyiciliği birkaç kat artırır. Gerçekten de sular altında Halfeti eski hali, yalnızca gözle değil, kalple de görülmesi gereken bir yerdir.
Halfeti gezilecek yerler açısından oldukça zengindir. Ancak bu yerlerin çoğuna ulaşmak için tekneyle seyahat etmek gerekir. Bu nedenle Halfeti bölgesinde yapılacaklar listesinin başında mutlaka tekne turu yer almalıdır. Nehir boyunca yapılan bu turlar sayesinde hem doğal güzellikler hem de tarihi yapılar keşfedilebilir. Turlar genellikle 1 saat sürer ve Batık Camii, Rumkale, sular altındaki köyler gibi önemli noktaları kapsar. Güzergâh boyunca karşınıza çıkan manzaralar ise adeta bir kartpostalı andırır. Tekneyle ilerlerken rehberler tarafından anlatılan hikâyeler sayesinde gezi daha anlamlı hale gelir. Hem öğrenir, hem hayran kalırsınız.
Eğer Halfeti’yi kendi başınıza değil, planlı bir tur programı içinde görmek isterseniz, bu deneyimi GAP Turu kapsamında da yaşayabilirsiniz. Özellikle Güneydoğu Anadolu’nun tüm zenginliklerini keşfetmek isteyenler için hazırlanan bu turların birçoğu Halfeti’yi de içine alıyor. Böylece yalnızca Halfeti batık şehir değil; aynı zamanda Mardin, Gaziantep, Şanlıurfa gibi pek çok tarihi şehir de görülmüş oluyor. Tekne turu deneyimini, profesyonel rehber eşliğinde ve rotası belli bir program dahilinde yaşamak isterseniz, GAP turları oldukça iyi bir tercih.

Halfeti batık şehir denilince akla ilk gelen yapılardan biri Batık Camii’dir. Bu caminin büyük kısmı sular altında kalmış, sadece minaresi dışarıda kalmıştır. Bu görüntü, yıllar boyunca Halfeti’nin simgesi haline gelmiş ve birçok fotoğrafa konu olmuştur. Tekneyle yanına yaklaştığınızda, sanki zaman durmuş gibi bir hisse kapılırsınız. Az ileride ise tarihî bir kale yükselir: Rumkale. Sarp kayalıkların üstünde inşa edilmiş bu etkileyici yapı, yalnızca mimarisiyle değil, taşıdığı efsanelerle de dikkat çeker. Rivayetlere göre Hz. Yahya burada yaşamış ve İncil’in el yazmalarını burada kaleme almıştır. Bu nedenle Rumkale, hem tarihi hem de dini açıdan önem taşır.
Her yolculuk biraz da lezzet arayışıdır, değil mi? Şanlıurfa Halfeti, sadece tarihiyle değil, mutfağıyla da kendine hayran bırakır. Özellikle şabut balığı, Fırat Nehri’nde yetişen ve yöre halkı tarafından farklı tekniklerle pişirilen özel bir lezzettir. Bunun dışında közde yapılan patlıcan kebabı, nar ekşili salatalar, acı biber mezeleri ve cevizli biber sofraların vazgeçilmezidir. Nehir kıyısında yer alan restoranlarda manzaraya karşı bu lezzetleri denemek ise başlı başına bir keyiftir. Yemeğin ardından ise yöresel bir tatlı ya da demli bir çay eşliğinde Halfeti’nin serin rüzgarını dinleyebilirsiniz.
Fotoğraf tutkunları için Halfeti, âdeta bir açık stüdyo gibidir. Özellikle gün doğumu ve gün batımı saatlerinde ışığın yumuşaklığıyla birleşen batık şehir manzarası olağanüstü kareler yakalamanıza olanak tanır. Halfeti batık şehir eski hali, suyun yansımasıyla birleştiğinde tam anlamıyla büyüleyici bir tablo ortaya çıkar. Tekne turları sırasında Batık Camii’ni arka plan yaparak çekeceğiniz fotoğraflar sosyal medya paylaşımlarınıza değer katar. Rumkale, kıyıdaki taş yapılar ve Fırat Nehri’nin kıvrımlı hattı, fotoğraf defterinize özel kareler eklemeniz için sizi bekliyor.
Halfeti, dört mevsim ayrı bir güzellik sunar ama özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında ziyaret etmek çok daha keyifli olur. Bahar aylarında doğa uyanır, Fırat kıyısında rengârenk çiçekler açar ve nehir berraklaşır. Nisan ve Mayıs aylarında hem kalabalıklar az olur hem de hava gezmek için oldukça idealdir. Yaz aylarında ise sıcaklık 40 dereceyi bulabildiğinden, gezi saatlerini sabah erken ya da akşam serinliğine denk getirmek daha iyi olur. Halfeti bölgesinde yapılacaklar listesini bu mevsimlerde daha rahat gerçekleştirebilir, tekne turundan fotoğraf çekimlerine kadar her aktiviteden tam verim alabilirsiniz. Üstelik bu aylarda Halfeti gülü de yavaş yavaş yüzünü göstermeye başlar…

Bunun yanı sıra, Halfeti tarihi boyunca birçok kültüre ev sahipliği yapmış bir yerleşimdir. Bu kadar farklı medeniyetin iz bıraktığı topraklarda dolaşırken, adeta zamanda yolculuk yapıyormuş gibi hissedersiniz.
Halfeti, 2013 yılında “Cittaslow” yani “Sakin Şehir” unvanını alarak dünyada bu etiketi taşıyan sayılı yerleşimlerden biri olmuştur. Bu unvan, hızlı şehirleşmenin aksine geleneklerine, doğasına ve yavaş yaşam tarzına sahip çıkan şehirleri tanımlar. Gerçekten de Urfa Halfeti, kendine özgü ritmiyle, aceleye getirilmemiş bir yaşam biçimi sunar. Burada zaman yavaş akar. İnsanlar sohbet eder, çay içer, nehrin kıyısında yürür… Bu da ziyaretçilere büyük şehirlerin karmaşasından uzaklaşma ve yeniden nefes alma fırsatı sunar. Halfeti neresi sorusunun en güzel cevabı belki de bu olur: Huzurun adresi.
Halfeti’ye kadar gelmişken, çevredeki tarihi ve doğal güzellikleri de keşfetmeden dönmeyin. Yakın çevrede ziyaret edebileceğiniz yerler şunlardır:
Bu duraklar sayesinde tur programı, sadece Halfeti batık şehir ile değil, tüm bölgenin kültürel ve doğal zenginlikleriyle dolu dolu bir keşfe dönüşür.
